Gerek ticari hayatta, gerekse iş ilişkilerinde sıkça başvurulan ibralaşma, taraflar arasında yapılmış bir sözleşmedir. Sözlük anlamı aklama, borçtan kurtarma olan ibra konusu, Borçlar Kanunu ve İş Kanununda özel olarak düzenlenmediğinden konunun içeriği Yargıtay kararlarıyla belirgin hale getirilmiştir.
Yargıtay ibrayı, alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akit olarak tanımlanmaktadır.
İbra, en çok iş hukukunda başvurulan bir sözleşmedir. Özellikle işverenler işten ayrılan işçinin elinden bir ibra belgesi alarak, yaptıkları ödemeleri belgelendirmek ve kendilerine karşı dava açılmasını önlemek isterler. Bu amaçla düzenlenen ibranameler her zaman böyle bir garanti sağlamayabilir. İşçiler bakımından da, imzalanan ibra belgelerinin sonuçlarının bilinmesinde büyük yarar bulunmaktadır.
Bir ibra belgesinde genellikle, işçinin alacaklarını aldığı ve başka alacağı kalmadığı veya diğer hak ve alacaklarından vazgeçtiğini belirten ibareler bulunur.
İşçilerin işverenden olan alacakları hizmet ilişkisinden kaynaklanan alacaklar olup, bunları iki ana grupta toplamak mümkündür.
a)Normal alacaklar (genel ücret, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı gibi)
b)Olağanüstü alacaklar (uğranılan iş kazası ve benzeri haksız eylemler sonucu talep edilebilecek maddi ve manevi tazminat hakları)
Her iki alacak bakımdan doğmuş bir hakkın elde edilmesinden sonra ibraname düzenlenirken aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmesi tarafların çıkarınadır.
İbranamenin belli bir şekilde yapılması zorunluluğu yoktur. İbraname sözlüde olabilir. Ancak ispat kolaylığı bakımından yazılı, mümkünse noter onaylı olmasında büyük yarar bulunmaktadır. İbranamenin matbu şekilde hazırlanıp, boş kısımlarının doldurulması şeklindeki bir uygulama geçerli kabul edilse de, Yargıtay, aksinin iddia edilmesi halinde işçiyi koruyan bir tutum içinde olduğundan - iş ve sosyal güvenlik hukuku bakımından işçinin korunması esastır- sorun yaşanabilmektedir. İbra belgesinin işçinin eli ürünü olan bir yazılı belge şeklinde düzenlenmesi mümkündür.
İbranamede genel ifadeler kullanılması halinde ibraname geçerli olmaz. "Bütün hak ve alacaklarımı aldım" şeklindeki bir ibraname Yargıtay tarafından geçersiz kabul edilmektedir. İbranamenin geçerli olabilmesi için, yukarıda belirttiğimiz alacaklardan hangisi veya hangileri için düzenlenmiş ise bunların açıkça belirtilmesi gerekmektedir. "Bütün ücretlerimi, fazla mesai ücretimi, izin ücretimi, hafta tatili ücretimi, ihbar tazminatımı ve kıdem tazminatımı tamamen aldım. Başkaca bir alacağım kalmamıştır." Şeklindeki ibraname geçerli bir ibranamedir.
İbranamelerin, hangi alacağa ilişkin olduğu belirtildikten sonra bir miktar yazılarak düzenlenmesi de mümkündür. Bu tür ibranameler, yukarıda belirtilen normal alacaklar bakımından makbuz niteliğinde kabul edilmekte ve eğer bir alacak kalmışsa kalan kısım için dava hakkı kullanılabilmektedir.
İbranamede miktar belirtildikten sonra, fazlaya ilişkin dava ve talep hakkından vazgeçildiği ve işverenle sulh olunduğu şeklindeki ibareler, bazen bağlayıcı kabul edilmekte ve ibranameye değer verilerek dava ret edilmekte, kimi zamanda bu tür ibareler geçersiz sayılmaktadır. Son zamanlarda, henüz doğmayan dava hakkından feragat edilemeyeceği gerekçesiyle bu tür ibareler Yargıtay'ca kabul görmemektedir.
Miktar belirtilen ibranameler yukarıda belirtilen olağanüstü alacaklar olarak nitelendirdiğimiz maddi ve manevi tazminat hakları için de düzenlenebilir. İbraname, manevi tazminat alacağı için düzenlenmiş ve ibranameye bir miktar yazılmış ise yazılı miktar ne olursa olsun geçerli olup, ileride daha fazlası için bir hak ileri sürülemez. Maddi tazminat bakımından ise, ibranamede yazılı miktar ile gerçek zarar arasında önemli bir fark var ise, bu durumda ibraname makbuz olarak kabul edilmekte ve aradaki farkın talebi mümkün olabilmektedir.
İbranameler miktar belirtmeden de düzenlenebilir. Hatta bu şekilde düzenlenmesi Yargıtay kararları incelendiğinde daha avantajlı gözükmektedir. Yargıtay, belli bir miktar belirtilmiş olarak düzenlenen ibranameleri makbuz olarak kabul ederken, miktar belirtilmeden düzenlenen, örneğin, kıdem tazminatımın tümünü aldım, şeklindeki ibranameleri alacak hakkını ortadan kaldıran belgeler olarak kabul etmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2006 tarihli 2006/9-82E., 118 K. Sayılı kararında, ibranın alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldıracağı belirtildikten sonra, "İbraname yanında ödeme belgelerinin de bulunması durumunda, ödeme belgelerinde yazılı alacak kalemleri yönünden ibraname makbuz hükmünde sayılarak, bakiye miktarın istenebileceği kabul edilmeli, miktar içermeyen ve hakların tamamen ödendiğine, hiçbir alacağın bulunmadığına ilişkin kalemler yönünden ise ibra belgesi geçerli sayılmalıdır." Şeklinde karar vermiştir.
Yine Yargıtay kararlarına göre, ibranamenin işçinin alacak hakkını ortadan kaldırabilmesi için kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde açık düzenlenmiş olması gerekir. Bu bakımdan, ibranamede açıkça ve ismen belirtilmeyen bir alacağın, ibraname kapsamında kabul edilerek işçinin talep hakkının ortadan kaldırılması mümkün değildir.
İbraname düzenlenirken fazlaya ilişkin haklar saklı tutulabilir ve bu tür ibareler geçerlidir.
İbranameler taraflar arasında sulh anlaşması şeklinde de düzenlenebilir.
İşe girerken peşin olarak alınan ibranameler geçersizdir. Ancak, bu durumun ispat yükü işçinin üzerindedir. Aynı şekilde gerçek iradeye dayanmadan imzalanan ibranameler de geçersizdir. Geçersizliği ispat yükü işçide olup, bir yıllık sürede bu itiraz ileri sürülmelidir.
Kendi içerisinde çelişkili olan ve tutarsızlıklar taşıyan ibranameler de geçersizdir. Yargıtay ibranamelerin dar şekilde ve işçi lehine yorumlanması gerektiğine karar vermektedir.
Yargıtay, iş güvencesine ilişkin düzenlemelerin (işe iadeyi talep hakkının) işçiye sağladığı güvenceden önceden feragat etmenin geçerli olmayacağına karar vermiştir. Bu tür ibranamelerin iş akdinin feshinden sonra düzenlenmiş olması halinde ise belge sulh name olarak da kabul edilmemektedir. 21.08.2006
Not: Bu yazının hazırlanmasında, İstanbul Barosu tarafından yayınlanan Yrd. Doç. Dr. Erdem Özdemir'in "Yargıtay Kararları Işığında İş Hukukunda İbraname Uygulamaları" başlıklı sunuşundan yararlanılmıştır.