01.01.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu, eski yasanın, çağın değişen koşullarına uymayan, eskiyen kurallarını değiştirerek yenilemiştir. Türk Medeni Kanununun getirdiği yenilikler, daha çok kadın erkek eşitliği ile ilgili konuları kapsamaktadır. En köklü değişiklikler Aile Hukukuna ilişkin mal rejimleri konusunda yapılmıştır. Bu değişikliklere geçen sayıda kısa da olsa değinmiştik. Bu yazımızda, Medeni Kanununun kadınları doğrudan ilgilendiren yeni hükümleri hakkında özet bilgi sunmak istiyoruz.
Erkeği kadına üstün tutan anlayış yerine, Anayasadaki eşitlik kuralına paralel şekilde, kadınla erkeği eşit gören bir anlayış Yeni Türk Medeni Yasasının temel gerekçesini oluşturmaktadır. Bu anlayışa bağlı olarak getirilen değişiklikler, kadına aile içi ilişkilerde tam bir söz ve karar yetkisi tanımaktadır. Kuşkusuz bu kuralların sadece birer yasa maddesi olarak değil, sosyal bir gerçeklik olarak da hayata geçmesini dilemek gerekiyor.
Türk Medeni Kanunu ile bu konuda getirilen yeniliklerden önemli gördüklerimizi aşağıda özetliyoruz.
Eski yasada bulunan "kocanın ikametgahı karının, ikametgahı addolunur" hükmü değiştirildi. Kadınların da bağımsız ikametgah edinmelerine imkan tanındı.
Evlilik yaşı yükseltildi. Evlenmek için 17 yaşın doldurulması şartı getirildi.(m.124)
Evlenme başvurusu eskiden erkeğin ikametgahındaki evlendirme memuruna yapılırken, şimdi (m.134) erkek veya kadının oturduğu yerdeki evlendirme memuruna başvurma imkanı tanındı.
Boşanma davasındaki yetki kuralı, eşlerden birinin yerleşim yeri olarak genişletildi. ( m. 168)
Kadının, evlenmeden önceki soyadını yeniden alabilmesi imkanı korundu. Yasanın 187. maddesine göre; kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.
Erkeğin kadından nafaka istemesi imkanı getirildi. (m.175)
Boşanmadan sonra açılacak davalarda yetkili mahkemenin, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi olması kuralı konuldu. (m. 177)
Boşanma davası sırasında davacı eş ölürse, davanın devam ettirilmesi ve davalı eşin kusurlu olduğunun saptanması halinde, davalı eş ölen eşe mirasçı olmaması bir yenilik olarak yasa hükmü haline geldi. ( m.181)
Yasanın 186 ncı maddesi gereğince, eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.
Birliği eşler beraberce yönetirler.
Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.
Yasanın 188nci maddesi gereğince aile ilişkilerinde sorumlulukta ve temsilde eşitlik kuralı getirildi.
Eşlerden her birinin iş veya meslek seçiminde serbest oldukları kuralı getirildi. (m.192)
Yeni Medeni Kanununun aile konutu ile ilgili olarak getirdiği kural önemli bir yenilik maddesidir. Madde.194 gereğince, aile konutuyla ilgili hukuki işlemlerde (kira, satış) artık, diğer eşin açık rızası istenecek
Eski yasada kadının bazı hukuki işlemleri yapma yeteneği sınırlandırılmıştı. Yeni Yasada m.193 eşlerin diğerine ve 3 kişilere karşı her tür hukuki işlem yapma yetkisini tanınmaktadır. Ancak, kötüye kullanılmaya ve mal kaçırmaya karşı önlem olmak üzere, hakime eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlanmasına karar verme yetkisi tanınmıştır.
Madde 254 e göre, evliliğin iptal veya boşanma ile son bulması halinde, paylaşım konusu konutun kime ait olacağına hakim karar verecektir.
Madde.255 ve m.652 gereğince; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Hakkı sebeplerin varlığı halinde mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.
Evlat edinme eşler için ancak birlikte mümkün olabilecektir. (m.306)
Küçüğe fiilen bakan ana-baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilecektir. (m.329)
Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba çocuklar üzerindeki velayet hakkını birlikte kullanacaklardır. (m.336)
Ana ve baba evli değilse çocuğun velayeti anaya aittir. (m.337)
Madde 413 gereğince artık kadınlarda vasi atanabileceklerdir.
Yeni Türk Medeni Kanunu m.506 gereğince, mirasta saklı pay azaltılmış, sağ kalan eşin saklı payı ise arttırılmıştır.
Yukarıda özetlenen maddeler Türk Medeni Kanununun, evliliği, erkek ve kanının ortaklaşa yönettiği bir birlik olarak tanımladığını ortaya koymaktadır. Doğru olan da budur. Kadınlar yasa ile kendilerine tanınan hakları kullanmaya başladıkça, yasa ile sosyal gerçeklik arasındaki fark gittikçe azalacaktır. Bu sürenin uzun olmamasını diliyoruz.