Bir önceki sayıda, İcra İflas Kanunu'nda (İİK) 4949 sayılı Kanunla yapılan ve 30.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren kapsamlı değişikliklerin iki gurupta toplanabileceğini belirtmiştik. ilk gurubu oluşturan, alacağın takibi ile ilgili sürecin hızlandırılması ve kötü niyetli borçluların açacağı davalar nedeniyle takip sürecinin uzamasının önüne geçilmesi için yapılan düzenlemelerden bahsetmiştik.
Bu yazıda ise, ikinci gurup değişiklikleri oluşturan, iflas ve konkordato konularında yapılan düzenlemelere ilişkin değişiklikleri konu edineceğiz.
İİK da yapılan bu konudaki değişikliklerin gerekçesinde " Mali sıkıntı içinde bulunup da, yeniden yapılandırılmaları halinde yaşaması mümkün olan işletmelere, faaliyetlerini verimli bir şekilde sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması; bu şekilde ticari faaliyetlerin sürdürülmesi ve genişlemesi yoluyla, tedarikçi ve alıcı durumda olan diğer işletme veya kişilere istihdam ortamı yaratılması; böylece sonuçta, kapasite kullanımının artırılması olanağı sağlanmak istenmiştir." Denilerek ekonomik hayata atıfta bulunulmuştur.
Yapılan değişikliklerin temel felsefesi, iyi niyetli ancak, zor duruma düşmüş borçluların yaşatılması, borçlarını ödeyebilecekleri ortama kavuşmaları ve alacaklılar arasında dengenin sağlanması olmuştur.
Bu çerçevede sermaye şirketleri ve kooperatiflerin önceden takibe gerek kalmadan iflasına karar verilebilmesi ve bunların iflasının ertelenebilmesi konularında ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan değişiklikle, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olması hali yetkililerce beyan edilir, mahkemede durumun bu şekilde olduğunu tespit ederse, icra takibine gerek kalmadan iflasa karar verilebilecektir. (m.179) Bu durum, alacağının vadesi daha sonra gelecek olan veya diğerlerinden daha sonra icra takibinde bulunan alacaklılar ile bu durumu bilmeden borçluya bu dönemde borç verecek olanların haklarını tamamen veya kısmen alamaması tehlikesini ortadan kaldırmıştır. Ancak yapılan yeni düzenleme ile, Şirketin idare ve temsili ile görevli kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna ilişkin bir projeyi mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilecektir. Mahkeme sunulan projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar verebilecektir. Kuşkusuz, Mahkeme, erteleme kararı ile birlikte gerekli önlemleri de alacaktır. Mahkeme gerekirse malların yönetimi için kayyım atayabilecektir. Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. (m.179/a-b)
İcra İflas Kanununda yapılan değişikliklerden en radikal olanları konkordato konusunda yapılan değişikliklerdir. Yapılan değişiklikle, iflas talebinde bulunmaya yetkili alacaklılara konkordato prosedürünün başlatılmasını isteme yetkisi tanınmıştır. Öte yandan 285. maddenin son fıkrasının "mevcut malları ve alacakları borçlarının en az %50 sini ödemeye yetişmeyen borçlu konkordato isteyemez" şeklindeki hükmü yürürlükten kaldırılarak borçluların konkordato hükümlerinden daha kolay yararlanmaları amaçlanmıştır. Borçluya konkordato için süre verildiği taktirde, ( verilen süre en fazla üç ay olabilir ve ancak iki ay daha uzatılabilir. "m.287") m. 289 gereğince, verilen bu süre içerisinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Ekonomik varlığın devam ettirmesi mümkün görülen işletmeler bakımından konkordatonun kabulünün kolaylaştırılması amacıyla, konkordatonun kaydedilmiş olan alacakların üçte ikisine sahip ve kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını aşan bir çoğunluk tarafından imzalanması halinde kabul edileceği hükme bağlanmıştır. (m. 297)
298. maddeye göre de Ticaret Mahkemesinin konkordato teklifini onaylaması için :
1- Teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (Mahkeme borçluya intikal edebilecek malları da dikkate alabilir.).
2- Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen meblağın, iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının öngörülmesi.
3- Konkordato işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu alacaklılardan her biri özel olarak ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe, yeterli teminatın gösterilmesi.
4- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama masrafları ve ilam harçlarının tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Şartlarını arayacaktır.
İcra ve İflas Kanununa eklenen 309/a ila 309/n maddeleri ile yeni iyi niyetli borçluların borçlarını ödemelerini sağlamak amacıyla yeni bir yöntem geliştirilmiştir. "Malvarlığının terki suretiyle konkordato" adı altında yapılan düzenleme, hukukumuzda ayrı bir konkordato çeşidi olarak düzenlenmiş değildir. Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, borçlu, kural olarak, konkordato talebi ile alacaklılarına belli bir yüzde oranında para ödemeyi teklif etmez; bilakis malvarlığını alacaklılarına terk ederek veya bir üçüncü şahsa devrederek borçlarından kurtarılmasını teklif eder. Konkordato teklifi alacaklılarca kabul edilip konkordato mahkeme tarafından onaylanınca, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkı sona erer. Bundan sonra, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi alacaklılara geçer. Alacaklılar, bu tasarruf yetkisini seçecekleri konkordato tasfiye memurları vasıtası ile kullanırlar. Konkordato tasfiye memurları, borçlunun mallarını iflas tasfiyesine benzer bir şekilde tasfiye ederler ve elde edilen parayı alacaklılara dağıtırlar.
Bu kurumun Türk hukukuna da alınmasıyla uygulamada olumlu sonuçlar elde edileceği düşünülmektedir. Ancak, bu yeni yöntemi kötüye kullanacak olanlara karşı da önlem olarak 334ncü madde ile düzenleme yapılmıştır. Buna göre: "Konkordato mühleti elde etmek veya konkordatoyu tasdik ettirmek için gerçeğe aykırı hesap veya bilanço göstererek mali durumu hakkında alacaklıları, komiseri veya yetkili memuru hataya düşürmek veya konkordato projesine uymamak suretiyle kasten zarara sebebiyet veren borçlu, ilgilinin tetkik merciine yapacağı şikayet üzerine altı aydan bir yıla kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır."
Bu yazının yazıldığı tarihte, 5092 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanununda yeni başka, değişiklikler yapılmıştır. 12.02.2004 tarihinde TBMM kabul edilen değişiklik önerileri henüz Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmemiştir. Yapılan değişikliklerin esası yukarıda anlatmaya çalıştığımız konkordato konusunun yeniden düzenlenmesidir. Bu değişiklikle, İİK. 12. Babının sadece "KONKORDATO" olan başlığı "KONKORDATO İLE SERMAYE ŞİRKETLERİ VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASI" olarak değiştirilmiş ve "sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması" başlığı altında 309/m ila 309/ü maddeleri eklenmiştir. Yapılan bu son değişikliklerin amacı 309/m maddesinde " Muaccel para borçlarını ödeyemeyecek durumda olan veya mevcut ve alacakları borçlarını karşılamaya yetmeyen ya da bu hallerden birine düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemel olan bir sermaye şirketi veya kooperatif önceden müzakere edilmiş ve projeden etkilenen alacaklılar tarafından gerekli çoğunluk sağlanarak kabul edilmiş olan yeniden yapılandırma projesiyle birlikte muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma için başvurulabilir." Şeklinde açıklanmıştır. Ancak, henüz yürürlüğe girmemiş bu değişiklikleri daha sonra ele almak üzere yazımızı burada noktalıyoruz.