Ekonominin bütün taraflarını ilgilendirdiği, ticari yaşama doğrudan etkisi olduğu için İcra İflas Kanunu (İİK) önemli bir yasadır. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, tahsilatlar güçleştiğinden, yasanın önemi daha da artar. Alacağın takip ve tahsilinde karşılaşılan güçlüklerden İcra İflas Kanunu sorumlu tutulur. Bu bakımdan, İcra İflas Kanunu' nun, toplumsal ve ekonomik hayatın gerçeklerine uyumlu, alacaklı ve borçluların hak ve hukukunu korumada denge sağlayan bir yasa olması istenir. Aksi taktirde yasadan beklenen toplumsal işlev yerine gelmemiş olur, bu da mevcut sıkıntıları artırır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu, 19 Haziran 1932 tarihine yürürlüğe girmiş eski bir yasadır. Bir çok yasa gibi, İİK da çok sayıda değişikliğe uğramıştır. Yapılan değişiklikleri doğal karşılamak gerekmektedir. Ekonomik istikrarın bir türlü sağlanamadığı ülkemizde, toplumsal hayatın iktisadi yönüyle doğrudan ilişkisi olan bir yasanın sık değişikliğe uğraması normaldir. Yasada, 12 kez yapılmış olan değişikliklerin daha çok ekonomik kriz dönemlerine veya sonrasına rastlamış olması da bu yüzdendir. Son olarak 30.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren kapsamlı değişiklikler, yaşamakta olduğumuz kriz döneminin şikayetleri dikkate alınarak yapılmıştır.
Bu yazıda, İİK da, 4949 sayılı Kanunla yapılan ve 30.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikler üzerinde duracağız.
4949 sayılı Kanunla yapılan değişiklikleri iki ana başlıkta toplamak mümkündür. Bunlardan ilki, alacağın takibi ile ilgili sürecin hızlandırılması ve kötü niyetli borçluların açacağı davalar nedeniyle takip sürecinin uzamasının önüne geçilmesi için yapılacak düzenlemelere ilişkindir. İkinci gurup değişiklikler ise, daha çok yapısal olup, iflas ve konkordato konularının yeniden düzenlenmesine ilişkindir. İkinci gurup düzenlemeler hakkındaki düşüncelerimizi ileride başka bir yazının konusu yapmak üzere, şimdi, birinci gurup değişliklere değinmek istiyoruz.
İİK dan beklenen en önemli işlev, alacaklının alacağına bir an önce kavuşmasının sağlanmasıdır. Ancak bu durum, borçlunun haklarının gözetilmeyeceği anlamına gelmez. Bu yüzden İİK da, tarafların hukuksal korunmalarının eşit olması ve alacaklılar arasında ayrıcalık yapılmaması ilkelerine uyulur. Yapılan değişiklikler bu ilkeleri gözetir niteliktedir.
İİK nun 18. maddesinde yapılan değişiklikle, İcra Müdürlerinin işlemlerine karşı yapılan şikayetlerde, süreç hızlandırılmış, İcra Tetkik Mercii Hakiminin 10 gün içerisinde şikayeti sonuçlandırması, duruşma yapılacak ise duruşmaların 30 günden çok ertelenmemesi kuralı getirilmiştir.
23. maddede yapılan değişiklikle, ticari işletme rehini, rehin türleri arasına alınmıştır.
25/a maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 25/b maddesi, sosyal amaçlı yeni bir hükümdür. Bu madde ile, çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların icrasında, icra müdürünün yanında pedagog, psikolog veya sosyal gelişimcisi gibi uzmanların bulunması öngörülmüştür.
62. madde de yapılan değişik, takibe itiraz eden borçlunun, itiraz ile birlikte yurt içinde bir adresi icra dairesine bildirmesi zorunluluğunu getirmiştir.
68nci maddeye yapılan eklemeyle, itirazın kesin olarak kaldırılması davasında da haksız çıkan tarafa %40 inkar tazminatı cezası verilmesi mümkün hale getirilmiştir.
İİK m. 89 da yapılan değişiklikle, üçüncü kişilerin elinde bulunan mal ve hakların haczinde, üçüncü kez haciz ihbarnamesi gönderilmesi gereği öngörülmüştür. Bu bizce gereksiz bir hükümdür.
Anonim Şirketlerdeki pay haczini kolaylaştıran bir prosedür, 94. madde değişikliğiyle kabul edilmiştir.
Hacizli malların İİK na göre satışında, ilk satış gününde, teklifler malın taktir edilen değerinin %75 ini bulmadıkça ihale yapılamıyordu. Bu oran, yapılan değişiklikle %60 a düşürülmüştür.
134. madde değişikliği ile, ihaleye girerek satışa konu malı satın almış olanlar, ihale bedelini artık, nakden ödemek zorundadırlar. Ancak yatırılan para bankalarda nemalandırılacaktır.
4949 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler arasında belki de en önemlisi, "Borç Ödemeden Aciz Vesikası" konusunda 143ncü maddede yapılan değişikliktir. Yapılan değişiklikle, her il merkezinde Adalet Bakanlığının tespit edeceği bir icra müdürlüğü tarafından aciz vesikasına bağlanmış borçlar için bir sicil tutulacaktır. Bu sicil aleni olacaktır. Aciz vesikasından kaynaklanan borç, yirmi yıl geçmeden zamanaşımına uğramayacaktır. Tutulan sicil, bir bakıma Merkez Bankasında karşılıksız çekler için tutulan sicile benzemektedir. Ticaret yapmak isteyenlerin, tıpkı karşılıksız çeklerde ve iflasta olduğu gibi, itibarlarının iadesi için, aciz vesikasına bağlanmış borcu ödemeleri gerekecektir.
Kötü niyetli borçlulara karşı ceza hükümleri bakımından da bir çok ağırlaştırıcı düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemelerin bazıları şöyledir:
Alacaklısını Zarara Sokmak Kastiyle Mevcudunu Eksilten Borçluların Cezası
MADDE 331.- (Değişik: 4949 - 17.7.2003 / m.89) Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, . altı aydan üç yıla kadar hapis ... cezasıyla cezalandırılır.
Ticari İşletmede Yöneticinin Sorumluluğu:
MADDE 333/a.- (Ek: 4949 - 17.7.2003 ) Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması halinde altı aydan iki yıla kadar hapis ... cezası ile cezalandırılır.
Mal Beyanı İçin Gelmeyenlerin Ve Beyanda Bulunmayanların Ve İstenen Malı Teslim Etmeyenlerin Cezası
MADDE 337 - (Değişik 1. fıkra: 4949 - 17.7.2003 ) Müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikayeti üzerine, tetkik mercii tarafından on günden bir aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar.
Nafakaya İlişkin Kararlara Uymayanların Cezası:
MADDE 344 - (Değişik: 538 - 18.2.1965) Nafaka vermeye mahkûm olup da ilâmda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlu, alacaklının şikâyeti üzerine tetkik merciince tarafların hal ve vaziyetlerine göre on günden üç aya kadar hafif hapse mahkûm edilir. Cezanın infazından sonra işleyecek nafaka hakkında aynı hüküm cereyan eder.
(Ek fıkra: 4949 - 17.7.2003 ) Mahkemece ara kararı ile hükmedilen nafakayı ödemeyen borçlular hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.
Şikayet Süresi
MADDE 347 - (Değişik: 538 - 18.2.1965) Tetkik merciince bakılan suçlardan dolayı şikâyet hakkı, suçun vukuuna ıttıla tarihinden itibaren üç ay ve her halde vukuundan bir sene geçmekle düşer.
4949 sayılı yasa ile getirilen bir başka yenilik de, verilecek cezanın üst sınırı altı aya karar hafif hapis veya yalnızca para cezası olması durumunda, İcra Tetkik Mercii Yargıcı, duruşma yapmadan ceza kararnamesi ile karar verebilecektir. Hemen belirtelim ki, İcra Tetkik Merci tarafından verilen cezalar şikayete bağlı olarak verildiğinden, şikayetten vazgeçme halinde ceza bütün sonuçları ile birlikte ortadan kalkmaktadır.